Dünya hızla değişiyor. ABD’nin 40 trilyon dolara yaklaşan borcu, itibari para sisteminin zayıflıkları ve enflasyonun yarattığı tahribat, hepimizi aynı soruya götürüyor: Paramızın değerini nasıl koruyacağız?
Bu sorunun cevabını bulmak için önce kısa bir tarih yolculuğu yapalım.
İtibari Para Sisteminin Çıkmazı
ABD bir dönem parayı altına endekslemişti: 1 ons altın = 20 dolar. İnsanlar istedikleri zaman doları getirip altınlarını alabiliyordu. Ancak zamanla devlet kasadakinden daha fazla para bastı ve bu sistem sürdürülemez hale geldi. Sonunda altınla dolar arasındaki bağ koptu, itibari para düzenine geçildi.
Bugün itibari para tamamen borca dayalı. Devletler sürekli borçlanıyor, harcadıklarından fazlasını basabiliyor. Bu sayede savaşlar, projeler ve siyasi vaatler finanse ediliyor. Ancak bu düzenin bedelini halk ödüyor: enflasyon.
ABD’nin Harcama Gerçeği
Teoride hükümet harcamalarını kısarak borcu azaltabilir. Pratikte ise bu neredeyse imkânsız.
%61 zorunlu harcama: emekli maaşları, sağlık gibi kesilemez kalemler.
Kalan %30’un yarısı savunma bütçesi. Çin, Rusya ve Orta Doğu denklemindeyken bundan da vazgeçmek mümkün değil.
Geriye kalan küçük dilimse ulaştırma, eğitim, adalet gibi kalemler. Bunları tamamen kesseniz bile borcun sadece küçük bir kısmını hafifletebilirsiniz.
Sonuç: En kolay yol para basmak.
Devletin Ekonomi Üzerindeki Hakimiyeti
Eskiden ekonomik büyümenin motoru özel sektördü. Şirketler ve bireylerin kredi talebi piyasaya para sokuyordu. Bugün ise tablo değişti: son 15 yılda kamu harcamaları özel sektörün önüne geçti.
Artık piyasaları belirleyen şey insanların ne aldığı değil, devletin nereye para harcadığı. Bu da devletin büyümesi, özel sektörün küçülmesi anlamına geliyor.
Stabilcoinler: Geçici Nefes
Kripto dünyasındaki stabilcoin’ler (Tether, Circle) ABD’ye dolaylı olarak nefes aldırıyor. Ellerinde yüz milyarlarca dolarlık ABD tahvili tutuyorlar. Bu da ABD’ye ek finansman sağlıyor.
Ama unutmayalım:
Tüm stabilcoin piyasası ≈ 300 milyar dolar
ABD’nin yıllık açığı ≈ 2 trilyon dolar
Yani stabilcoin’ler “can suyu” değil, sadece yüzdürme simidi.
Bitcoin ve Altın: Değerin Yeni Sahipleri
İnsanların ortak derdi aynı: “Paramın değerini nasıl korurum?”
Burada iki aday öne çıkıyor:
Altın: Binlerce yıllık geçmişi var, ancak doğrulanabilirliği zor, taşınması riskli.
Bitcoin: El konulamaz, saniyeler içinde dünyanın öbür ucuna gönderilebilir, şeffaf ve sınırlı arzlı.
Bitcoin’in dalga dalga yayıldığını görüyoruz. Her yeni zirve (ATH) daha fazla insanı cezbediyor. Bu süreç adeta bir pandemi gibi yayılıyor.
Hiper Bitcoinleşme Kaçınılmaz mı?
Bitcoin’in eksikleri var: blok boyutu, anonimlik, günlük ödemelerde ölçeklenebilirlik. Ama bunlar ikinci planda. Önce Bitcoin’in ana akım olması gerekiyor. Dünya nüfusunun yalnızca küçük bir kısmı Bitcoin’i anlıyor.
Ancak zamanla tablo değişecek. İsviçre frangı gibi “sağlam” görülen paralar bile yıllık değer kaybı yaşadığında, insanlar doğal olarak Bitcoin’e yönelecek. Çünkü para her zaman daha iyisine akar.
Sonuç: Yeni Bir Parasal Düzen
İtibari sistem sürdürülemez.
Stabilcoinler geçici bir çözüm.
Altın ve Bitcoin, “nötr değer koruma aracı” yarışına giriyor.
Ve belki de çok uzak olmayan bir gelecekte, tarihe “hiper Bitcoinleşme dönemi” olarak geçecek bir çağ başlayacak.
💡 Son söz: Para asla zorla dayatılmaz. İyiyse insanlar zaten gönüllü olarak kabul eder. Bitcoin’in hikâyesi de tam olarak bu.
NOT: Bu yazı EMİR ŞAHİNideosundan derlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder