Dünyanın en karmaşık jeopolitik çatışmalarından biri olan İsrail-İran ilişkileri, yalnızca bu iki ülkeyi değil, Ortadoğu’nun tamamını etkileyen derin sonuçlar doğurmaktadır. Peki bu iki ülke arasındaki gerginlikler Türkiye için bir tehdit oluşturuyor mu? Coğrafi yakınlık, askeri pozisyonlar, vekil savaşlar ve diplomatik dengeler açısından bu soruyu çok yönlü değerlendirmek gerekir.
| israil - iran |
🧭 İran-İsrail Geriliminin Kısa Özeti
İran İslam Devrimi’nin (1979) ardından İsrail ile diplomatik ilişkilerini koparmış ve “Siyonist rejim” söylemini dış politikasının merkezine almıştır. İsrail ise İran’ın nükleer programını ve bölgesel yayılmacılığını kendisi için “varoluşsal tehdit” olarak görmekte; zaman zaman İran’a ait tesislere yönelik gizli siber saldırılar veya hava operasyonları düzenlemektedir.
Bu karşılıklı tehdit algısı, son yıllarda vekil aktörler (Hizbullah, Hamas, Suriye’deki milis gruplar) üzerinden sürdürülen bir “sınırlı vekil savaşa” dönüşmüş durumda.
🇹🇷 Türkiye Bu Denklemde Nerede Duruyor?
🔍 Türkiye-İran-İsrail Üçgeni
- İran ile diplomatik ilişkiler, tarihsel olarak kesintisizdir. Ancak Suriye, Irak ve Kafkasya’daki çıkar farklılıkları nedeniyle dönem dönem gerilmiştir.
- İsrail ile ilişkiler ise 2010 Mavi Marmara krizi sonrası donmuş, son yıllarda tekrar normalleşme sürecine girmiştir.
- Türkiye, her iki aktörle konuşabilen nadir bölge ülkelerinden biridir. Bu da hem fırsat hem risk yaratır.
☢️ 1. Doğrudan Askerî Tehdit Riski
Kısaca: Düşük, ancak göz ardı edilemez.
- İran ile İsrail arasında doğrudan bir savaş çıkması hâlinde, Türkiye toprakları bir füze rotası veya elektronik savaş alanı hâline gelebilir.
- İran’ın fırlatacağı herhangi bir uzun menzilli füze İsrail’e ulaşmadan önce Türkiye hava sahasından geçebilir; bu da yanlış anlaşılmalar veya sistem arızalarıyla istenmeyen kazalara yol açabilir.
- Örneğin, 2022’de İsrail’in İran’ın İsfahan’daki nükleer tesisine yönelik gerçekleştirdiği saldırılar sonrası, Türkiye hava sahasında askeri dron ve radar sinyali yoğunluğu artmıştı.
🛰️ 2. Siber Saldırılar ve Enerji Altyapısı Riski
- İran ve İsrail arasında siber savaş devam ederken, bölgedeki enerji boru hatları, telekom altyapıları ve hava sahaları da potansiyel hedef hâline geliyor.
- Türkiye, Bakü-Tiflis-Ceyhan ve TANAP gibi stratejik enerji projeleriyle bölgesel geçiş noktası olduğu için, bu altyapılar üzerinden gerçekleştirilecek “uyarı niteliğinde saldırılara” karşı hassas konumda.
🪖 3. Vekil Aktörler Üzerinden Dolaylı Çatışma Riski
- İran, Irak’ta Haşdi Şabi, Suriye’de ise çeşitli Şii milis gruplar üzerinden etkinlik göstermekte.
- Türkiye’nin Suriye’deki operasyonları, çoğu zaman İran destekli unsurlarla örtüşmeyen hedeflere yönelmekte.
- Ayrıca İran’ın zaman zaman PKK ile dolaylı işbirliği yaptığı iddiaları da Ankara açısından ayrı bir güvenlik başlığıdır.
🏛️ 4. Dış Politika Baskısı ve Jeopolitik Sıkışma
- Türkiye, hem Batı İttifakı hem de bölgesel İslam ülkeleriyle dengeli ilişki kurmaya çalışıyor.
- Ancak İsrail-İran gerginliği arttıkça, Türkiye’den şu yönde beklentiler artıyor:
- Batı: İran’a karşı yaptırımlara destek ver.
- İran: İsrail’le askeri ve istihbari yakınlaşmaya son ver.
- Bu, iki tarafa da yaranamayan pozisyonlar doğurabilir ve Türkiye’yi yalnızlaştırma riski taşır.
🕊️ 5. Ara Buluculuk Fırsatı (Stratejik Avantaj)
Her risk aynı zamanda fırsat da yaratır.
- Türkiye, İran’la mezhepsel farklılığa rağmen tarihsel bağlara ve derin bir diplomasi geleneğine sahiptir.
- İsrail’le ekonomik ve savunma ilişkileri yeniden canlanırken, Türkiye’nin “denge sağlayıcı” ve “iletişim kanalı açıcı” rolü öne çıkabilir.
- Bu pozisyon, Türkiye’nin yeni bir “diplomatik merkez ülke” vizyonu geliştirmesinin önünü açabilir.
📊 Risk-Fırsat Tablosu: Türkiye’nin Stratejik Pozisyonu
|
Başlık |
Risk Seviyesi |
Açıklama |
|
Askerî doğrudan tehdit |
🔵 Düşük |
Füze rotaları nedeniyle coğrafi risk var ama doğrudan hedef değil |
|
Siber saldırı riski |
🟡 Orta |
Enerji altyapısı ve finans sistemleri üzerinden hedef olabilir |
|
Vekil çatışmalara çekilme |
🟠 Orta-Yüksek |
Irak ve Suriye’deki İran destekli unsurlarla karşı karşıya gelme olasılığı yüksek |
|
Diplomatik baskı |
🟡 Orta |
ABD, İsrail ve İran’dan çelişkili baskılar artabilir |
|
Ara buluculuk ve prestij |
🟢 Yüksek fırsat |
Dengeleyici rol üstlenme potansiyeli güçlü |
🧩 Sonuç: Türkiye Ne Yapmalı?
- Aktif Tarafsızlık: Her iki ülkeyle konuşabilen pozisyon korunmalı ancak stratejik kırmızı çizgiler net olmalı.
- Siber Güvenlik Yatırımları: İran-İsrail geriliminin dijital altyapıya sıçrama ihtimali göz önünde bulundurulmalı.
- Enerji Diplomasisi: Türkiye’nin enerji merkezi rolü, bu kriz ortamında stratejik değer kazanabilir.
- Askeri Koordinasyon: Suriye ve Irak sahasındaki İran destekli gruplara karşı pozisyon netleştirilmeli.
- İstihbarat Dengesi: Hem İsrail hem İran ile istihbarat iş birliği çizgisi açık ama kontrollü tutulmalı.
✍️ Son Söz
İran ve İsrail arasındaki kriz hattı derinleşirken, Türkiye yalnızca sınır komşusu olduğu için değil; diplomatik, askeri ve enerji alanlarında bölgesel aktör olduğu için de bu denklemin tam ortasındadır. Bu denklemde Türkiye, krizlerden etkilenmemek için denge siyaseti yürütmek zorunda. Ancak doğru stratejiyle bu kriz, Türkiye için bir fırsata da dönüşebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder