menü

📢 Son Yazılar

7/07/2025

🚗 Freni Bozuk Arabayla Giderken 5 Kişi mi, 2 Kişi mi? (Trolley Problemi)


Hayal gücünü zorlayan ama ahlaki sınırlarımızı tartışmaya açan bir düşünce deneyiyle karşındayım. Bu yazı, bir kararın matematiksel doğruluğuyla, vicdani sorumluluğu arasındaki o ince çizgide yürümeyi konu alıyor.


💭 Senaryo:

Arabanla seyir halindesin. Ancak bir anda teknik bir arıza nedeniyle frenlerin tutmuyor. Önünde iki farklı olasılıkla karşı karşıyasın:

  • Düz gidersen, yolda hatalı bir şekilde duran 5 kişiye çarpacaksın.
  • Direksiyonu sağa kırarsan, yolun kenarında ama güvenli bölgede duran 2 kişiye çarpacaksın.

Yani elinde iki seçenek var:

  • Müdahale etmezsen: 5 kişi ölecek.
  • Müdahale edersen: 2 kişi ölecek (ama senin kasıtlı yönlendirmenle).

Bu klasik bir etik ikilemdir: Trolley Problemi olarak bilinir. Peki “doğru” olan karar hangisi?


🧠 Ahlaki Yaklaşımlar:

1. Faydacılık (Utilitarianism)

Bu yaklaşıma göre doğru karar, en az zarara neden olan karardır.

“2 kişiyi feda et, 5 kişiyi kurtar.”

Toplumsal fayda maksimizasyonu açısından bu mantıklıdır. Ancak tek mesele “sayı” değildir.

2. Deontolojik Etik (Görev Ahlakı)

Immanuel Kant gibi düşünürlerin benimsediği bu etik, eylemin kendisine odaklanır, sonucuna değil.

“Birini kasıtlı olarak öldürmek, ne sonuç doğurursa doğursun yanlıştır.”

Yani direksiyonu kırmak aktif bir müdahaledir. Bu yaklaşıma göre müdahale etmeden doğal sonucu kabul etmek daha ahlakidir.

3. Yasa ve Sorumluluk Perspektifi

Hukuk sistemi şu soruyu sorar:

“Sen hangi eylemden aktif olarak sorumlusun?”
  • 5 kişiye çarparsan, bu bir kazadır.
  • 2 kişiye kasıtlı olarak yönelirsen, bu suç sayılabilir.

⚖️ Sonuç: Mantıkla Verilen Karar

YaklaşımNe Der?Gerekçe
Faydacılık2 kişiye çarpToplamda daha az ölüm
DeontolojiMüdahale etmeKasıtlı olarak kimseyi öldürme

🔍 Özet:

Bu senaryo, sadece felsefi bir zihin egzersizi değil. Aynı zamanda:

  • Ahlaki sezgilerimizi,
  • Sorumluluk duygumuzu,
  • Toplumla olan etik bağlarımızı sorgulatan bir deneydir.

Bu yazının ikinci kısmında aynı senaryoyu duygular dahil edilerek yeniden ele alacağız.

Peki sen ne yapardın? 5 kişinin hayatını kurtarmak için 2 kişiyi feda eder miydin?

❤️ Duygular İşin İçine Girerse: Ya 5 Kişiden Biri Akraban Olsa?

Yolda duran 5 kişiden biri annen, kardeşin ya da çocuğun olsaydı? Artık bu sadece bir sayı meselesi değil. Bu bir bağ meselesi.

🧠 Mantık Hâlâ Aynı, Ama Kalp Aynı Yerde Değil

Felsefi yaklaşımlar geçerliliğini sürdürse de, duygular farklı bir yöne çeker.

🤯 Gerçek Bir İçsel Çatışma

  • “Gerçekten kendi çocuğumun ölümünü, iki yabancı insanın yaşaması için kabul eder miyim?”
  • “Direksiyonu kırarsam 2 kişiyi öldürmüş olacağım. Ama kırmazsam, bir daha asla sarılamayacağım birini kaybedeceğim.”

📉 Ahlak ve Vicdan Arasındaki Gerilim

Seçimin ahlaki olması, onun vicdanen taşınabilir olacağı anlamına gelmez.

“Ben, 2 yabancı yaşasın diye annemin ölümüne göz yumdum. Bu ‘ahlak’ mı gerçekten?”

🧭 Peki Ya Ben Ne Yapardım?

Eğer 5 kişiden biri sevdiklerimden biriyse, direksiyonu kırardım. 2 yabancıya çarpmak pahasına, sevdiklerimi kurtarırdım.

🎯 Karar Verirken Sadece Beynimizle Değil, Kalbimizle de Tartıyoruz

  • Kiminle yaşayabileceğimiz,
  • Kimin yokluğuna katlanamayacağımız,
  • Ve hangi yükü ömür boyu taşıyabileceğimizle ilgilidir.

📝 Son Söz:

Kuramlar bir yana, bazen insan sadece insan olur. Kararlarını da öyle verir: Sayılarla değil, bağlarla.

Ahlak kitaplarında belki 2 kişiyi kurtarmak daha doğrudur. Ama kalbinde bir anne varsa, bir kardeş, bir evlat... O zaman karar, sana özel bir savaşa dönüşür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder